Dün, dünyaca ünlü oyun firması Zynga’nın bir Türk oyun firması olan Gram Games’i satın aldığı ile ilgili habere denk geldim. Daha önce benim de 1010! Ve SIX isimli oyunlarını oynadığım Gram Games, şirketi tam 250 Milyon $ karşılığında Zynga’ya satmış. Açıkçası bu haberi gördüğümde inanılmaz mutlu oldum. Sadece yüksek düzeyde ihracat yapılmış olması ve bu ihracatın ülke ekonomisine katkısından dolayı değil, aynı zamanda bu haberin bir çok kişi için emsal teşkil edeceğini düşündüğümden dolayı bu kadar mutlu oldum.

Geçtiğimiz yıl da yine bir Türk oyun şirketi olan Peak Games, şirketin bir kısmını Zynga’ya 100 Milyon $ karşılığı satmıştı. Tüm bu haberler oyun sektörünün ne denli büyük bir ekonomik potansiyel barındırdığının ispatları aslında. “Oyun” denildiği zaman oluşan önyargılar da bu ispatlardan nasibini almalı diye düşünüyorum.

Tarz olarak Peak Games ve Gram Games’ten farklı olsa da, Türk oyun firması denildiği vakit akıllara ilk olarak Crysis’ın yapımcısı olan Crytek ve Mount&Blade’in yapımcısı olan TaleWorlds geliyor. Zamanında bu iki oyun firması da ortaya koydukları işlerin kalitesi ile göğsümüzü kabartmıştı. Durum böyle olunca insanın aklına “Biz bu işte iyiyiz ya!” düşüncesi de gelmiyor değil.

Dün akşam Twitter’da Kahraman Uğurlu ile yaptığımız kısa konuşmada da aynı konuda fikir birliğine vardık.

Bilgisayar, oyun, internet teknolojileri alanında kendisini geliştirmek isteyen gençlerin önüne engeller çıkarmak hiç doğru bir hareket değil. Hele ki üniversite tercihi dönemlerinde gençlere yapılan çevresel baskılar, farklı alanlara yönlendirme çabaları belki de geleceğin milyon dolarlık şirketlerinin henüz daha doğmadan yok olmasına sebep oluyor. Bu konuda bilinçli ve açık görüşlü olmaya çalışmalı, çevremizdekileri de aynı şekilde bilinçlendirmeliyiz.

Categories: Teknoloji