İnsan; YGS-LYS gibi bir sınav maratonu arasında, bazen kendine izin vermeli.. Bu yoğun ve baş döndürücü tempodan biraz uzaklaşmak, biraz eğlenmek, dışarıda sınav dışında bir hayatın varlığını hatırlamak her açıdan faydalı.. Tıpkı benim, dün bütün bir günümü Yıldız Teknik Üniversite’sindeki BEST Mühendislik yarışmasına vermem gibi… 🙂

Geçen sene Burak Aka, Yekta Nizamoğlu ve Yağmur Aras ile beraber kurduğumuz “Kel Baykuşlar” ismindeki grup ile katılmıştık bu yarışmaya.. İsmin çıkış yerini hiç sormayın, ama emin olun bizden daha ilginç isimler de vardı. 😀

Bir deprem evi tasarlamaydı yarışma ve gerçekten eğlenceli dakikalar geçirdikten sonra en yüksek binayı yapmayı başardık.. Aynı zamanda deprem etkisi yapan makine karşısında da dayanıklılık gösterdi. Ama ekonomi ve tasarım gibi etkenler sebebiyle, kendi okulumuzda ikinci olabildik. Sağlık olsun, bence gayet güzeldi. 🙂

Bu sene kadroda küçük bir değişiklik yapıp; aramızdan ayrılan Yağmur yerine, tasarım zekası olan Ece Özcan‘ı aldık.. İyi de yaptık, hatta çok iyi.. 😀 Ve sınav senesi mınav senesi demeden, kaydolduk yarışmaya.. 🙂

Aslında Erkan hocanın türev dersi ile çakışacağı sebebiyle ilk planda geri çekildiğimiz haberini vermiştik yarışma günü; ama son anda dersin iptal olması, bu yarışmaya girmemize olanak sağladı..

Fazla uzatmadan; fön makinesi karşısında en uzağa gidebilen yelkenli araba projesinde; ikinci olan grubu ikiye, üçüncü olanı ise ona katlayarak birinci olduk. 🙂 Neredeyse dört metre civarında giden bu araba, final için YTÜ kampüsüne gidiş biletimiz oldu.. 🙂

Her ne kadar çok daha ilginç bir yarışma konusu beklesek de; 1 metre genişliğinde bir denizi geçmek üzere ve denize ayak koymamak şartıyla 20 cm yüksekliğinde bir köprü yapmaktı final projesi.. 3 saatlik bir çalışma, ardından ne gibi bir sonuçla karşılaşacağımızı bilmediğimiz bir köprü çıktı karşımıza.. Deneme yapma fırsatı da bulamadık, çünkü tek bir şansımız vardı köprünün ayakta kalması için.. (1 metre uzunluğunda bir köprüyü, kısıtlı malzeme ile yapmak gerçekten çok zor. Dayanaklılık epey uğraştırıyor..)

Bizim gruptan sorumlu yarışma görevlisi Burak Toydemir -ki bu yarışmadan kazandığımız en güzel ödül, onunla tanışmaktı- hiç bir şeyin belli olmayacağını söylüyordu.. “Kötü fikir yoktur” dedi bize, “Her şey, yarışma anına bağlı” dedi. Haklıydı..

Son dakikalarımızda elimizde kalan tüm malzemeler ile köprünün ayağına destek yaptık, ama hepimizde bir şüphe.. Çok zor geliyordu, çünkü her seferinde bir parça kopuyordu. Mukavva ayrılıyor, bizi yarı yolda bırakıyordu.

15 cm uzunluğundaki bölümü tamamen yeri yapıştırılan bir bant; ona uyguladığın kuvvet karşısında, kendi kopsa dahi yerinden çıkmıyor..

Son bir umut, kalan paramızı banta yatırarak -sunum esnasında köprüyü yere bantlamak mümkün, tabi yarışma parasıyla- yarışmayı bitirdik. Heyecanlıydık.. Zordu durumumuz, ama ümitliydik.. Zamanı geldiğinde köprüyü sahneye koyduk ve sabitlemeleri yaptık.. Ece ve Yekta sunum kısmını yaptıktan sonra; köprünün üzerinden geçecek uzaktan kumandalı arabanın kumandasını bana verdiler…

Büyük bir sorumluluk..

Tek bir şansım var, son hızla geçmek..

Risk almak lazım, başka seçenek yok…

Parmağımı kumandanın üzerine getirdiğim sırada, bütün salonun gözü de bendeydi.. Daha doğrusu benimle araba arasında mekik dokuyordu gözler. Hissediyordum..

Haydi bismillah…

Tekerlekler dönmeye başladı.. Niye daha önce fark etmemiştim arka çekişli olduğunu? Neyse, ne fark eder? İvme pozitif.. Ve araba köprünün üzerinde…

Beklendiği gibi köprü ortaya doğru eğiliyor, ve yol yere doğru yaklaşıyor… Araba köprünün tam ortasına geldi ve yükselişe geçmek üzere…

İvme negatif, araba yavaşlıyor.. Parmağım gazda, tüm gücümle itiyorum… Köprü sınırlarını zorluyor, ama hala kopmadı!!

Yükseliyor, yokuşu çıkıyor.. Orta noktayı geçtik, ama hız azalıyor.. Köprü rahatlamaya başladı, galiba geçtik… Son yokuştayız ve araba iyice yavaşladı.

Son çıkış.. Araba bir anda güçlendi ve hiç beklemediğimiz bir zıplama yaptı. Son çıkış anında süpriz bir güçle havalandı sanki.. İniş için yaptığımız parkura hiç ihtiyaç duymadan, uçarak atladı köprüden aşağı..

Araba indi sağ salim yere, köprü düzeldi eski haline.. Başarmıştık, yapmıştık!!

O kadar sevinçliydim ki, az kalsın arabayı bir de tersten geçirecektim köprünün üzerinden.. Ama bu riski almaya değmezdi, olsun.. Mutlu sonla bitti.. 🙂

8-9 okul arasında yapılan yarışmada, sadece 4 köprü ayakta kalabildi. Tasarım, ekonomi ve sunum gibi kategorilerden yapılan puanlama ile üçüncülüğe layık görüldük.. Olsun, bu bile çok güzel bir derece..

Galatasaray lisesi birinci, Sakıp Sabancı Anadolu ikinci olurken; biz de Cağaloğlu Anadolu Lisesi adına üçüncü olmuştuk.. Ödül törenine geçildi sıra.. Birer belge, bir plaket, her birimize üçüncülük ödülü olan Norton Antivirüs 360 (İsteyene satabilirim, ihtiyacım yok çok şükür. Virüslerden etkilenmiyorum ben. :D) ve her katılımcıya verilen BEST t-shirt’ü..

Hoş bir anıydı. Hem eğlendik hem öğrendik; hem stres attık hem de bir üniversite havası aldık.. Bize böyle güzel bir yarışma imkanı sunduğu için BEST Mühendislik kulübü üyelerine; bizi bu kadar güzel ağırladığı için Yıldız Teknik Üniversitesi’ne; hem yarışma hem de üniversite hakkında verdiği güzel bilgilerden dolayı Burak Toydemir’e; yarışma öncesi başarılar diliyip, sonrasında tebrik eden tüm arkadaşlarıma ve en önemlisi bizi biz yapan tüm Kel Baykuş‘lara –Burak, Yekta ve Ece– ayrı ayrı TEŞEKKÜR EDERİM…

Categories: Hatıra